29 Aralık 2011 Perşembe

Çamlıhemşin'de peteklere ayı saldırısı

haberde haberden çok yorumlar ilgimi çekti birde yöre arıcılar yaz kış ayı illetinden çekecekleri var birde bu tür bir çok vakada dikkatim çeken ayıların balsız olan çıtalara işlem yapmayışları yani onlar için sadece bal önemli mum damak lezzetlerine hitap etmiyor demekki.

Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinde ayıların, arıcıların peteklerini kırdığı iddia edildi.
                                                  Çamlıhemşinde peteklere ayı saldırısı
Topluca köyü muhtarı Yusuf Çiçenoğlu, yaptığı açıklamada, köylerinin Maselevat Vadisi'ndeki arıcılara ait bazı peteklerin, ayılar tarafından tahrip edildiğini ifade ederek, "Köyümüzün arıcılarına ait 20 civarında petek, ayılar tarafından kırıldı. Kırılan peteklerden dolayı arıcılarımızın yaklaşık 10 bin lira maddi zararı oluştu" diye konuştu.
    Ayılarla ilgili koruma olmasından dolayı köylülerin bir şey yapamadıklarını söyleyen Çiçenoğlu, "Zarardan dolayı ilgili yerlere müracaatımızı yaptık. Bu konuda bir an önce önlem alınmasını istiyoruz" dedi.

petek-ayi-saldirisi.jpg


YORUMLAR ( 2 )

dayuayu
sakın ha dokunulmazlıkları var.ayulerun dayulerı yuzde yuz zam aldılar .dokunursanız soframıza gonderılırler konuşmak eyı olmaz alehte pıropoganda yapmayalım kızarlar ..her sağımda meclıs ruşvetını unutursanız heyvonlerde aldıkları yetkıyı kullanırler .gorevde ıhmal yasak.yuzde yuz alan yuzde beşyuz koyar .
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
AYILARINDA HAKKI VAR
                                                                                                                   PAZARLI BİR VATANDAŞ
Sayın çamlıhemşin bal üreticileri, ayıların kovanlarınıza zarar verdiğini ve maddi boyutlarda zaralarınızın olduğunu biliyorum. yalnız şunu da belirtmekte yarar görüyorum. Ayıların da bal yemesinin ihtiyacı vardır. Ne yapsın ayılar aç kalmış ve mecburi kovanları parçalayıp bal yeyip karınlarını doyuruyorlar.Hiç olmasa sadaka yerine mi olsun, fitre yerine mi olsun, sağımdan sonra 1/40 oranındaki ballarınızı ayılara yesinler diye kovanların yanında bırakmalıydınız.Çünkü ayıların da bala ihtiyaçları olduğunu unutmayalım.








23 Aralık 2011 Cuma

3.Geleneksel Beykoz Akbaba Köyü Kestane Balı Arıcılık Konferansı ve ana Arı Kursu sertifika Dağıtım Töreni.


3.Geleneksel Beykoz Akbaba Köyü Kestane Balı Arıcılık Konferansı ve ana arı kursu sertifika dağıtım töreni 25.12.2011 günü Beykoz Akbaba Köyü'nde yapılacaktır.
 
Her sene yapılması planlanan festivalimiz bu sene konferans olarak tertip edilecektir.
Konferansa konuşmacı olarak ana arı kursu hocamız Ordu Arıcılık Enstitüsü Müdürü Feyzullah Konak katılacaktır. 

Konferans 25.12.2012 Pazar günü saat 10.00 ile 15.30 saatleri arasında İstanbul,Beykoz,Akbaba Köyü,Kayra Düğün salonunda yapılacaktır.Bütün arıcılarımız davetlidir. 

17 Aralık 2011 Cumartesi

Bal diye aldığımız şey aslında neymiş?







Trabzonlu bal üreticisi,  ballarla ilgili neler anlattı neler!
Trabzonlu bal üreticisi, kendi balını överken bakın ballarla ilgili neler anlattı neler!Trabzon'da doğal bal üreticisinden çeşitli yerlerde tanıtımı yapılan seri üretim ballara tepki geldi. Trabzon'un Şalpazarı ilçesinde yaşayan emekli din görevlisi 53 yaşındaki Ahmet Kıran, "Ülkemizde bal konusunda doğru olmayan tanıtımlar mevcut" diye konuştu.




30 yıldır arıcılıkla ilgilendiğini söyleyen Kıran, çalıştığı dönemde hobi olarak başladığı bu işe emekli olduktan sonra ciddi anlamda yapmaya başladığını ifade etti.



Trabzon Arıcılar Birliği'nin de üyesi olduğunu dile getiren Kıran, Hacettepe Üniversitesi'nde yaptırdığı analiz sonucu, Erzurum Pasinler Bölgesi'nde yetiştirdiği balların değerleriyle bölgemizin en meşhur olarak bilinen balın değerlerinin aynı ve hatta üstün niteliklere sahip olduğunu da öne sürdü.



Yaptırdığı analiz sonucunun belgesini de gösteren Kıran, "Özellikle son zamanlarda yazılı ve görsel basında yapılan reklamların ve tanıtımların halkımızı yanıltmaya yönelik olduğuna inanıyorum. Buna bir tepki olarak doğal bal üreten arıcılarımızın bu tanıtımların gölgesinde kaldığını düşünmekteyim" dedi.



Konuyla ilgili teknik bilgi veren Kıran, "Arıcılık ve bal üretimi herkesin kolayca yapabileceği bir iş değildir. Sorumluluğu çok olan bir meslektir. Ülkemizde tüketilen balların yüzde 95’i şeker ve glikoz kaynaklıdır. Yüzde 5’e yakını doğal baldır. Doğal ürettiğimiz ballar ülkemiz ihtiyacına ancak bir ay yeter. Diğer 11 ay tüketilen ballar şeker ve glikozdur. Tanıtımlarda ifade edildiği gibi milyonlarca bal çiçeği yoktur. En yoğun bal bölgesinde yirmi çeşit ancak mevcuttur. Yüksek rakımlı tepelerde bal çiçeği olsa dahi yeterli sıcaklık olmadığından çiçek terleme yapamaz ve bal da salgılayamaz" ifadelerini kullandı.



Karadeniz'deki arıcıların Erzurum ve Bayburt illerine gezici arıcı olarak gittiklerini belirten Kıran, "Karadeniz Bölgesi’nde kumar ve kestane balıyla birlikte bazı yaylalarda çiçek balı da mevcuttur ancak Karadeniz Bölgesi’nin yoğun çiçeğine rağmen bal salgılayan çiçek sayısı çok azdır. Özellikle bölgemizin yağışlı olmasından dolayı kumar ve kestane balı çok az olmaktadır. 2 senedir kestane balı hiç olmamıştır. Ancak piyasada kestane balları mevcuttur, kaynağının araştırılması gerektiğini düşünüyorum. Karadeniz arıcıları olarak, Erzurum ve Bayburt bölgelerine gezginci arıcı olarak gitmekteyiz. Erzurum’da özellikle Pasinler Bölgesi’nde flora zenginliğinin mükemmel olmasından dolayı ürettiğimiz bal değerleri bölgemizin en meşhur olarak bilinen balının değerleriyle aynı ve hatta üstün niteliklere de sahiptir. Bunu 2010 ve 2011 yıllarında Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nde yaptırdığım analiz sonuçlarından anlayabiliyoruz" dedi.



"Arı sütü, arının yoğun olarak bal aldığı dönemde üretilmelidir" diyen Kıran, "Bu da takriben 45–50 gün gibi zaman zarfında olur. Onun dışında yapılan ve şekerlemeyle yapılan arı sütleri şeker balı gibi değersizdir. Son zamanlarda arı ürünü olarak ‘birçok hastalığa şifadır’ diye söylenen Propolis de yine arının yoğun bal aldığı dönemde yapılırsa kaliteli olur. İlkbahar ve Güz döneminde alınan propolisler, ilaçlamadan dolayı zarar görmektedir, bu yüzden de kullanımı uygun değildir. Bizim tepkimiz doğal bal üretenlerin sesinin duyulmamasıdır. Bal olayı yazılı ve görsel basında yer aldığı gibi değildir" şeklinde konuştu.



29 Kasım 2011 Salı

Çamlıhemşin'de kara kovan balı altın değerinde



Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinde üretilen organik kara kovan balı, Çamlıhemşin Tarımsal Kalkınma Kooperatifince ''Organik Çamlıhemşin Balı'' adıyla kilosu 520 liradan satışa sunuldu.


Çamlıhemşin Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mustafa Kestioğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rize'de arıcılığın en fazla Çamlıhemşin'de yapıldığını, yörede özellikle kütüklerin oyulması sonucu elde edilen ve ''kara kovan'' adı verilen kovanlarda üretilen organik balın rağbet gördüğünü belirtti.



İtalya'da 2000 yılında yapılan Dünya Kara Kovan Balı Yarışmasında birinciliği Çamlıhemşinli bal üreticisi Veli Gülas'ın kazandığını, böylece Çamlıhemşin balının uluslararası ödüle de sahip olduğunu dile getiren Kestioğlu, ''Kurduğumuz Çamlıhemşin Tarımsal Kalkınma Kooperatifi aracılığıyla Çamlıhemşin kara kovan balını markalaştırılacak satışa sunma kararı aldık. İlçede kooperatifimize bağlı 16 üretici, yaklaşık 150 kovanda bal üretimi yapıyor'' dedi.

       Kooperatif görevlileri tarafından sezon başında mühürlenen kovanların sağımının, yine kooperatif görevlileri nezaretinde mühürleri sökülerek yapıldığını anlatan Kestioğlu, ''Mühürü bulunmayan hiçbir petekten bal almıyoruz. Sağımı yapılan bal sertifikasyon kuruluşu tarafından onay verildikten sonra Rize Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü laboratuvarında tahlil ediliyor. Kavanozlara dolumu bu tahlilden sonra yapıyoruz'' diye konuştu.
        Organik kara kovan balının daha çok ilçenin Maselevat ve Komati yaylalarında üretildiğini ifade eden Kestioğlu, şunları söyledi:
       ''Bu yıl 11 üreticinin ürettiği yaklaşık 400 kilo balı tahlillerini yaptırdıktan sonra kilosu 520 liradan satışa sunduk. Bu yıl bal rekoltesi düşük, fakat kalite oldukça yüksek. Ürettiğimiz balı Çamlıhemşin'de bir, İstanbul'da ise 5 noktada satışa sunduk. Bu yıl üretilen balın 250 kilogramı satıldı. Geri kalan balı satmaya devam ediyoruz.''
Çamlıhemşin'de üretilen organik balın Türkiye'nin en iyi ballarından birisi olduğunu savunan Kestioğlu, ''Çünkü böyle bir doğa, bitki örtüsü ve çiçek hiçbir yerde yok. 1400 metre rakımlı yaylalarda bulunan peteklerdeki arılar, 3 bin metreye kadar çıkarak polen topluyorlar. Bu da balın kalitesini artırıyor'' dedi.

17 Ekim 2011 Pazartesi

arılık da ki bahçemizden



bu yıl yaz sezonu çok kurak geçtiğinden sulama yaptıksa bile bir çok sebzeden istifade edemedik  bunlardan biber patlıcan hariç tabiki bu yıl salatalık hiç olmadı domatesler de aynı sebzelerle ben pek ilgilenmezdim havalar soğuk ve yağışlı olası sebebiyle hanım uzun zaman dan beri arılığa uğramaz olunca bu gün görev verildi bahçede olan sebzeleri toplamam  patlıcanları geçen hafta tolamıştım bu güne ise biberleri topladım

bahçe yetmemiş gibi hanım biberleri tenekelere dikti inanın bahçeden çok daha verimli oldular tenekedeki biberler
bir kova biber topladım tenekede  olanlar bahçedekilere nazaran daha büyük
domateslerde yukarda belirtiğim gibi bu yıl olmadı yada yaz günlerinde yağan çiğlerden dolayı olduğunu düşünmekteyim yan komşumun kilerde aynı şekilde sanki üzerlerine kaynar su dökülmüş gibi kup kuru oldular bu resmini çektiğim domates ise hem ağaçlığın altında hemde fındık domates oluşundan zarar görmedi
                                   
enginar kültürüm çok yeni önceki yıl arılığımın üst kısmındaki komşum 5 adet  kendinin kullandığı deyimle enginarların piçlerinden vereyim dik dedi 5 adet fide verdiydi 3 ü tuttu  geçen yıl 3 adet enginar yedik bu yıl biazdaha fazla oldu enginar ailemin yemek kültürümüzde önemli bir yer etti

bu enginar konusunu işlememin sebebi  işi bilen dostlarımdan bilgi edinmek şu an olan altten süren sürgünleri ne zaman söküp dikebilirim ikincisi ben bu yıl bir tane meyveyi kesmedim tohum olması için olduda  bu tonumları eksem bitermi ekmem  gereken vakit ne zaman bilgisi olan arkadaşlar yorumlar bölümünden yardımcı olursa sevinirim yardımlarınız için şimdiden teşekkürler.
bu gün  öğleye yakın havanın yağışlı olmadığını görünce evde pineklemektense arılıkta vakit geçirmek daha iyi düşüncesi ile atladığım gibi motora arılığın yolunu tuttum yusuf şimşağın 16 nolu kolonisinin anası olmadığından ona benim birleştirmem gereken iki kolonim vardı onu da birleştiririm anayıda 16 noya veririm düşüncesinde idim birini bi açtım içerde hiç kimse yok koloni kovanı terk etti 2. sini açtım kontrol edeyim diye içerde aşırı erkek görünce sahteye gitti düşündüm bi bakim ana varmı diye ana var ama sakat olduğundan uçuşa gidememiş hep erkek yumurtası atıyor iyi dedim bunu destekleyip bahara çıkarayım f1 olduğu için yumurtaları saf bu yüzden erkeklerde saf erkek olacaktırlar.
arılığa geldim bu işler bittikten sonra  biraz kestane toplayı vereyim dedim hemen arılığın alt kısmındaki kestaneliğin altına gittim kestaneler süper gözüküyorlardı fazla  uzağa gitmeden  epeyce kestane topladım 
kestane olurda ceviz neden olmasın dedim arılığın hemen önü cevizlik  sahipleri cevizleri toladılardı yine bi tur atayım  dedim epeycede ceviz topladım eh allah bereket versin evde oturaydım bu niğmetlerden mahrum kalacaktım.

3 Ekim 2011 Pazartesi

Arı zehri kanser hücresini öldürebilir

Arı zehri kanser hücresini öldürebilir Pamukkale Üniversitesi Biyoloji Bölümünde yapılan bir araştırmada, Anadolu ırkı arının zehrinin bazı tür kanser hücrelerinin ölümüne sebep olduğunu tespit edildi



Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şevki Arslan AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Anadolu ırkı arı zehrinin kanser hücreleri üzerindeki etkisi'' konulu çalışmayı PAÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Alaattin Şen'in öncülüğünde 4 öğrencisiyle birlikte yaklaşık 1 yıldır sürdürdüklerini söyledi.

Araştırmayı özellikle Anadolu ırkı arılar üzerinde yapmayı tercih ettiklerini belirten Arslan, şöyle konuştu:
''Zehrin içeriğinin diğerlerinden farklı olduğuna inandığımız için Anadolu ırkını seçtik. Arıları Denizli'de bulunan lokal arıcılardan temin ettik. İlk önce anestezi ile arıları uyuttuk ve keselerini bir cımbız yardımıyla topladık. Daha sonra bu zehirli keseleri özel bir solüsyon içerisinde çözme ve dondurma tekniğiyle önce -80 derecede yarım saat, daha sonra 37 derecede yarım saat bekleterek patlattık.''
Arslan, bu işlemle birlikte keselerdeki tüm içeriğin solüsyona geçtiğini anlatarak, sözlerine şöyle devam etti:
''Solüsyonun özelliği, arı zehrinin içerisindeki maddeyi koruması ve zarar görmesini engellemesidir. Arı zehrinin biyolojik aktivitelerini de korumaya yardım ediyor. Ardından arı zehirlerini, 3 ayrı kanser hattına uygulayarak kanser hücrelerini öldürüp öldürmediğine baktık. Bunun için çeşitli dozlarda arı zehrini kanser hücrelerine verdik. Bunların bir tanesi karaciğer kanser hücresi, diğerleri kolon kanseri ve kan kanseri hücreleriydi. Uygulama sonuncunda kanser hücre hatlarında, 11 tane genin ifade düzeylerinin değiştiğini gözlemledik. Anadolu ırkı arı zehrinin, çok düşük dozlarda bile programlanmış hücre ölümünü artırarak bu hücrelerin ölümüne sebep olduğunu gördük. Anadolu ırkı arı zehrinin kolon, karaciğer ve lösemi kanserlerinin tedavisinde kullanılabileceğini düşünüyoruz.''
Şevki Arslan, araştırmalarının ön verilerini Avrupa Biyokimya Dernekleri Federasyonunun İtalya'nın Torino kentinde düzenlediği kongrelerde 2 bildiri ile sunduklarını, bildirilerin büyük ilgi gördüğünü söyledi.
Yeterli maddi destek sağlanamadığını, projenin ön aşamasını 4 öğrencisiyle 4 bin lira maliyetle tamamladıklarını anlatan Arslan, ''Çalışmalarımız devam ediyor. Halen gen ekspresyonlarının yanında, proteinlerin değişmesi üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Eğer destek verilirse çok daha önemli sonuçları elde edeceğimize inanıyoruz. Yıl sonuna kadar araştırmamızı tamamlanmayı hedefliyoruz'' dedi.