31 Aralık 2009 Perşembe
çok amaçlı metro kovan
bölme tahtası ile bölündükten sonra gerektiğinde her bölüm bir ana çiftleştirme kutusu olmakta her bölümündeayrı kapağı bulunmakta
bölgü tahtası ile bölünmüş görüntüsü
benim maksadım 20 çıtalık kovanlar yapmaktı çünkü yetesiye çiftleştirme kutularım vede 50 ye yakında rüşet kovanım bulunmakta idi sadece kışlama esnasındakutulardaki arıları zayi etmemek vede gerektiğinde bahardaanakutularına takviye vermek maksadı idi dostun biri ağaçları zayi edeceğine ne çıkarsa yap vede yine 4 er çıtalık olarak böl gerekirse çiftleştirme kutuları olarak da kullanırsın deyince okan ustaya sordum bu şekil yapabilirmiyiz diyeokey verince bu şekilde yaptık bölgülü olunca 4 er çıtalık 7 kutu istendiğinde ise 29 çıtalık metro kovan
kutu olarak kullanılması gerektiğindebir taraftan 3 bir taraftan 2 uçma deliği mevcut
28 Aralık 2009 Pazartesi
metropol arılar
durumları fena değil bence manzara o biçim birde havanın güzel olduğunu düşünürsek bu manzara dahada süper olur
sosyeteliğe özenen arılar karakartalımızıda yerinden ettiler
29 Kasım 2009 Pazar
kanal 7 arılar üzerine manşeti
Dünyanın en önemli tozlayıcı böceği olarak bilinen arılar toprağı tutan bitkilerin tozlaşmasına destek olarak yayılmasını sağlıyor, erozyon riskini azaltıyor ve bitkisel üretiminin yüzde 75'inde aktif rol oynuyor.
Dünyanın en önemli tozlayıcı böceği olarak bilinen arılar toprağı tutan bitkilerin tozlaşmasına destek olarak yayılmasını sağlıyor, bitkisel üretiminin yüzde 75'inde aktif rol oynuyor.
Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2007 yılında hava şartları nedeniyle 60 bin tonda kalan bal üretiminin 2008 yılında 75 bin ton civarında gerçekleştiğini söyledi.
Türkiye'de yaklaşık 4,5 milyon arılı kovan bulunduğunu dile getiren Yılmaz, bu kovanların 3 milyon 300 binini kayıt altına aldıklarını, diğerleri konusunda da çalışmaların sürdüğünü bildirdi.
Bal üretilmese bile arıların beslenmesi, üretilmesi ve sayılarının artırılması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
''Bitkisel üretim arılar sayesinde oluyor. Dünyada en önemli tozlayıcı böcek olan arılar, tozlaşmayı sağlayarak toprağı koruyan otsu ve odunsu bitkilerin yayılmasında önemli rol üstleniyor. Bitkilerin yayılması erozyonu önlüyor. Toprağa tohum düşmeden bitkilerin yayılması ve üretiminin devamı mümkün değil. Endemik bitkiler bile arılar sayesinde korunuyor, gelişiyor. Arıların bir kaç yıl görev yapmadığını düşünün. Endemik bitkiler yok olur, erozyon hızlanır.''
ABD'DE ÇİFTÇİLER ARICILARA KİRA ÖDÜYOR
Yılmaz, bu faydasının yanı sıra arıların bitkisel üretimin yüzde 75'inde aktif rol oynadığını belirterek, yurt dışında yapılan araştırmalara göre, insan gıdasını oluşturan bitkilerin önemli bölümünün arıların yaptığı tozlaşmaya ihtiyaç duyduğunu bildirdi.
ABD başta olmak üzere birçok gelişmiş ülkede, tarımsal üretimde arılara büyük önem verildiğini ifade eden Yılmaz, ''ABD'de arıların yeterli dölleme yapmaması nedeniyle 2007 yılında tarımsal üretimde zararın 15 milyar dolar olduğu söyleniyor. Arıların ABD ekonomisine katkısı milyarlarca doları buluyor. Arıların çalışması, dölleme yapabilmesi için yoğun çaba harcanıyor'' dedi.
Yılmaz, ABD'li çiftçilerin arıcılara verdiği kira ücretinin toplam 40 milyon doları bulduğunu belirterek, ''Arıcı gidiyor belirlenen bahçe ve çevresine konaklıyor. Arıcıların gelirinin yüzde 60'ı kiradan geliyor. Bizim ülkemizde bu tersine işliyor. Avrupa ülkeleri ve ABD'de kovan kiralama yöntemi yaygın iken Türkiye'de arıcılar kovuluyor. Asıl üretici arılardır. Bal arıları korumak zorundayız'' diye konuştu.
16 Kasım 2009 Pazartesi
SAHTE ANZER BALI UYARISI
Rize Anzer Balı Kooperatifi, bu yıl sadece 150 kilo bal üretildiğini açıklayarak, korsan satışlara dikkat edilmesini istedi. 16 Kasım 2009 Pazartesi 00:12 |
İSMET KÖSOĞLU İkizdere’nin 2 bin100 metre rakımlı ünlü Anzer köyünde üretilen şifalı Anzer Balı’nın sahtesine karşı Kooperatif tarafından takibata başlandığı açıklandı. Anzer Balı Kooperatif Bakanı Şükür Çatır, bu yıl hava şartlarının müsait gitmemesi sonucu Anzer Balı’nın istenilen kalitede ve rekoltede olmadığını belirterek, “3 bine yakın kovanda yapılan Anzer Balı üretiminde 150 kg bal ancak alabildik. Bal az olduğu için piyasada Anzer Balı adı altında sahte bal satıldığını duyuyoruz. İsmimizin kullanılmasını istemiyoruz. Kooperatifimizin pazarladığı ballar zaten etiketli kavanozdadır. Tekrar özellikle söylüyorum bu sene yani 2009 yılında Anzer balı üretiminde şok yaşadık. Anzer Balı üretimi çok az oldu. Kooperatifimiz 150 kg bal teslim aldı. Hava şartları uygun gitmeyince arılarımız bal yapamadı. Bütün olumsuzluklara rağmen bazı şehirlerde Anzer Balı satıldığını duyuyoruz. Bu açıkça vatandaşı yani şifa için Anzer Balı arayan hasta sahiplerini aldatmaktır. Biz Kooperatif olarak hukukçularımızla görüştük ve sahte Anzer Balı satanların yakasına yapışacağız. Tüketici aldatılıyor. Kanuni hakkımızı arayacağız" dedi. |
3 Kasım 2009 Salı
anzer balında rekoltenin düşkesinin suçlüsu koyun ve keçiler değilmiş
ANZER BALININ SUÇLUSU KEÇİLER DEĞİL! Rize Tarım İl Müdürlüğü, Anzer balı üretimindeki düşüşe neden olarak gösterilen keçileri savunarak, yayladaki otların erken biçilmesini sebep gösterdi. 03 Kasım 2009 Salı 08:51 |
GÖKTÜRK FIRAT Anzer Balı Kooperatifi Başkanı Şükrü Çatır yaptığı açıklamada, Anzer balındaki rekolte düşüşüne yaylada otlayan keçi ve koyunları neden göstermişti. Çatır, açıklamasında keçi ve koyunların otlarken çiçek ve çiçek özlerine zarar verdiğini ileri sürmüştü. Konuyla ilgili Rize Tarım İl Müdürlüğü'nden açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada, Anzer balındaki üretim düşüklüğü yayladaki otların erken biçilmesine bağlandı. Yapılan açıklamada, "İlimiz İkizdere İlçesi Ballıköy (Anzer) Köyünün toplam alanı 53 bin 800 dekardır. Bu alanın 46 bin dekarlık kısmı yaylak alan diğer kısım ise kültür arazisi ve yerleşim alanıdır. 46 bin dekar yaylak alanının otlatma kapasitesi 2 bin 453 büyük baş hayvandır. Ballıköy Köyünde ise 2 bin 500 küçük baş ve 300 büyükbaş hayvan mevcuttur. Yaylak alanı ve mevcut hayvan sayısı ile kıyaslandığında, yaylak alanları kapasitelerinin çok altında otlatıldığı ve ağır otlatma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu yaylak alanlarında 1bin 900 büyük baş hayvan daha otlatılabilir. Az sayıda hayvan otlatıldığı için, ağır otlatmadan kaynaklanan ve çiçek popülasyonunu olumsuz etkileyen herhangi bir durum söz konusu değildir. Ballıköy her ne kadar yaylak olarak bilinse de köy statüsünde olan bir yerleşim yeridir. Ve bu alanlarda ilgili köyde ikamet eden kişilerin kendi tasarrufunda olan tapulu çayırlık alanları mevcuttur. Ağırlıklı bal üretiminin yapıldığı alanlarda buralardır. Çiçeklenmenin yoğun olduğu yerler ilgili köy halkının kendi tasarrufunda olan çayırlık alanlardır. Bu alanlarda çiçeklenme döneminde biçim yapıldığı için yeterince faydalanılmamakta ve bal üretimi de düşmektedir. Bu çayırlık alanlarının çiçeklenme dönemi sonunda biçilmesi için 2007 yılında Tarım İl Müdürlüğü ve İl Mera Komisyonu tarafından İl Otlatma Planı hazırlanmış ve ilgili köye tebliği yapılmıştır. Ancak ilgili çayırlık alanların kendi tapulu arazileri olması dolayısı ile tüm köyde bütünlük sağlanmamış ve çayırlık alanların biçimi çiçeklenme dönemi başında yapılmıştır. Zira ilgili köyde herkes arıcılık yapmamakta birçok çiftçi ailesi hayvancılıkla uğraşmaktadır. Hayvancılık faaliyeti ile uğraşan çiftçi ailelerinin ot ihtiyacı bu çayırlık alanlardan karşılanmaktadır. Bal üretiminin artırılması için çayırlık alanların biçimi mutlak süratle çiçeklenme dönemi sonunda yapılması sağlanmalıdır" denildi. Yapılan açıklamada ayrıca 2009 yılında yaz mevsiminde havaların yağışlı gezmesinden dolayı il genelinde bal üretiminde düşüş olduğu belirtildi. |
2 Kasım 2009 Pazartesi
115 cm lik ala balık
Rize’nin Ardeşen İlçesine bağlı Duygulu köyünde yağışın etkisiyle taşan fırtına Deresi’nin getirdiği pislikler temizlemeye çalışan Cumali Çağatay isimli bir vatandaş şans eseri tam 1 metre 15 santimetre uzunluğunda bir balık yakaladı.
Elin de ki çengelli çubukla pislikleri toplamaya çalışan Çağatay; “Bir anda elimde ki çengelli soba ağırlaştı, uzun uğraşılar sonucu elimde ki sopaya hâkim olabildim, hemen o sırada yardıma köyde bulunan arkadaşlarımı çağırdım ve güç bela devasa büyüklükte ki balığı karaya çektik.” Dedi.
Balığı ilk gördüklerinde ne yapacaklarını şaşırdıklarını ifade eden Çağatay, yıllardır bu bölgede yaşıyorum ve bu güne kadar gördüğüm balık büyüklüğü 20-30 santimetreyi geçmemiştir. İlk defa bu büyüklükte bir balık ile karşılaştım. Halen şaşkınlık içerisindeyim.” Dedi.
31 Ekim 2009 Cumartesi
anzer balı sorunları
GÖKTÜRK FIRAT Dünyanın en şifalı ballarından bir tanesi olarak kabul edilen, Rize’nin İkizdere ilçesine bağlı Anzer Yaylası’nda 3 bin rakımın üstündeki bölgelerde üretilen Anzer Balı’nın üretimi bölgede otlayan keçi ve koyun sürülerinin çiçek florasını tahrip etmesi nedeniyle düşüyor. Anzer Balı Kooperatifi Başkanı Şükrü Çatır, son yıllarda Anzer Balı üretimindeki düşüşü yaylada artan keçi ve koyun sayısına bağladı. Çatır konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Yaylamızda yaklaşık 250 üretici 3 bin’e yakın kovanda üretim yapmaktadır. Yılda ortalama bin kilogram bal elde ediliyor. Bu ballardan numuneler alınarak tahlil için Hacettepe Üniversitesi’ne gönderiyoruz. Hacettepe Üniversitesi tarafından tahlilden geçip tam not alan balları mühürlü şişelerde satıyoruz. Her geçen yıl tahlilden geçen bal miktarında azalma oluyor. Geçtiğimiz yıl 300 kilogram tahlilli bal üretilmişti. Bu yıl ise 150 kilogram civarında tahlilli bal bekliyoruz” dedi. Üretimdeki bu düşüşün en büyük nedeninin yaylada artan keçi ve koyun sayısına bağlayan Çakır “Keçi ve koyun sayısı arttıkça bal üretimi azalıyor. Bilindiği gibi yaylamızda 500’e yakın farklı çiçek türü bulunmaktadır. Bunlardan 80 tanesi dünyada sadece Anzer’de bulunuyor. Balımızda özelliğini bu çiçeklerden alıyor. Keçi ve koyunlar otlarken bu çiçekleri tahrip ettikleri, ezilen çiçeklerdeki tozlar ve çiçek özleri kaybolduğu için üretimde düşüş yaşıyoruz. Balımızı kaybetmemek için buna bir çare bulmamız gerekiyor” şeklinde konuştu. |
24 Ekim 2009 Cumartesi
geleneksel ürünlerimizden üzüm ve pekmezyapımı
| |
PAZAR'DA PEKMEZ GELENEĞİ YAŞATILIYOR |
24 Ekim 2009 Cumartesi İnsan vücuduna sayısız faydaları olan üzüm pekmezinin her üründe olduğu gibi doğal olanı tercih ediliyor. Üzümü işlemek ve pekmeze dönüştürmek oldukça zahmetli ve yorucu bir iş olarak dikkat çekerken, köylerde geleneksel yöntemlerle pekmez üretiliyor. Rize'nin Pazar ilçesi, Cumhuriyet Mahallesi'nden Nazmi, Melahat ve İsmet Kadıoğlu kardeşler yıllardır kara üzüm pekmezi yaptıklarını belirterek, bu geleneği devam ettireceklerini ifade ettiler. Pekmez işinde en zor aşamanın üzüm meyvesinin dalından toplanması olduğunu belirten İsmet Kadıoğlu, üzümlerin ağaçlardan toplanması için onlarca ağaca çıktığını ve topladığı üzümleri "GUDELİ" denen uzun ve altı sivri sepetle aşağıya gönderdiğini, bu işlemin defalarca tekrarlandığını anlattı. |
Pekmez yapımı ile ilgili bilgi veren emekli öğretmen Nazmi Kadıoğlu ise “Yöremizde üzüm pekmezi üretimi geleneksel olarak asırlık bir geçmişe sahip. Bir kilogram üzüm pekmezi ortalama 5–6 kilogram üzümden çıkmaktadır. Pekmezlik üzümler çeşitli şekillerde sıkılır ve şırası elde edilir. Bu şıra üzerinde ekşiliği giderme işlemi uygulanır. Bu sürenin sonunda şıra kaynatma kazanına boşaltılır. Kaynatma işlemi açık yayvan kaplarda yapılır ve düşük ısıda koyulaşıncaya kadar kaynatılır. Kaynatma kazanında şıra kaynamaya başlayınca köpük oluşur. Bu köpükler kepçe ile alınır. Kaynama ilerledikçe şıranın üstü kırmızı köpük bağlar, şıra içten içe kızarır göz göz olarak kaynar ve pekmez kokusunu yayar” şeklinde konuştu. |
Uzun yıllardır pekmez yapan Kadıoğlu kardeşler, amaçlarının pekmez kaynatma geleneklerini sürdürmek eş dost ve akrabalara doğal pekmez yedirmek olduğunu belirterek doğal pekmez yapmak çok zahmetli bir iş olduğunu söylüyor. Yüzyıllardır üretilen ve kış aylarının vazgeçilmez şifa kaynağının pekmez olduğunu ifade eden Kadıoğlu, “Biz küçükken antibiyotik veya ilaç nedir bilmiyorduk. Öksürdüğümüzde, üşüttüğümüzde bize pekmez yedirirlerdi iyi olurduk. Onun için pekmezin küçük çocuklara da yetişkinlere de çok faydası var. Artık son yıllarda birçok hastalığa da iyi geldiğini araştıranlar söylüyor” diye konuştu. |
Artık pekmez kaynatmanın nostaljik bir hal aldığını kaydeden Nazmi Kadıoğlu, “İyi bir pekmez için bahçelerimizde yetiştirdiğimiz üzümlerimizle pekmez yapıyoruz. Bakır tavalar bu işin vazgeçilmezidir. Az da olsa gurbetteki çocuklarımıza gönderiyoruz” şeklinde konuştu. |
PEKMEZ’İN FAYDALARI Pekmez hızla kana karışabilecek nitelikte bir gıda maddesi olduğundan acil enerji ihtiyacı için gerekli bir gıda maddesidir. İki yemek kaşığı 20 gram pekmez insan vücudu için çok değerli olan 2 miligram demir, 80 miligram kalsiyum ve enerji içermektedir. Üzüm pekmezinin özellikleri açısından bala göre daha zengin olduğu tespit edilmiştir. Yapılan bir diğer araştırmaya göre 1 kilogram üzüm ve 200 gram pekmezin kalori açısından bin 150 gram süte, 300 gram ekmeğe, 390 gram ete eşdeğer olduğu belirtilmektedir. |
DOKTORLARIN TAVSİYESİ PEKMEZ Kara Üzüm Pekmezi İlaç Gibi Doç. Dr. Elmacıoğlu bal ve reçel yerine kara üzüm pekmezini öneriyor. Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Beslenme Uzmanı Doç. Dr. Funda Elmacıoğlu, çocuklara bal ve reçel yerine kara üzüm pekmezi yedirilmesini önerdi. |
Doç. Dr. Elmacıoğlu, bal ve reçelin besleyici özelliği bulunmadığını belirterek, bal ve reçelin sadece iyi bir enerji kaynağı olduğunu söyledi. Balın halk arasında "her derde deva" ve çok besleyici bir besin olarak bilindiğini ifade eden Doç. Dr. Elmacıoğlu, şunları söyledi: "Besleyici değeri olmamasına rağmen bal, oldukça yüksek fiyattan satılıyor. Hâlbuki bal ve reçel yerine besleyici özelliği olan pekmez tercih edilmelidir. Bal ve reçel adeta bir karbonhidrat deposudur. Bunların yerine, çocuklarımıza besleyici özelliği olan kara üzüm pekmezi yedirilmelidir. Pekmez çok daha faydalıdır, çünkü demir ve kalsiyum içerir." |
"Bal Hızlı Enerji Verir" Doç. Dr. Elmacıoğlu, bal ve reçelin çok kolay sindirildiğini ve kolay kana geçtiğini, bu nedenle de acil enerji ihtiyacını karşılamakta kullanılabileceğini söyledi. |
Balın iştahlı, şişman ve şeker hastaları için uygun bir besin olmadığını belirten Doç. Dr. Elmacıoğlu, "Bal, aniden kana geçerek kan şekerinin yükselmesine, sonra da düşmesine neden olur. Bu nedenle kan şekeri ani düşenlerin baldan sakınmaları gerekir" dedi. |
Özellikle şifalı olduğuna inanıldığı için balın oldukça pahallı satıldığını belirten Elmacıoğlu, "Oysa daha ekonomik olarak çok daha besleyici özelliği olan kara üzüm pekmezi alınabilir" diye konuştu. |
|
12 Ekim 2009 Pazartesi
|
2 Ağustos 2009 Pazar
ANZER BALINDA SON DURUM
GÖKTÜRK FIRAT Dünyaca ünlü Anzer balının fiyatı Anzer Yaylası'nda gerçekleştirilen 6. Anzer Bal ve Kültür Festivali'nde açıklandı. Geçtiğimiz yıl kilogram fiyatı 480 TL olan Anzer Balı’nın fiyatı bu yıl 500 TL olarak belirlendi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Anzer Balı Kooperatifi Başkanı Şükür Çatır, Anzer Balı’nın fiyatında ekonomik kriz nedeniyle hak ettiği artışı yapamadıklarını ve zammı mümkün olduğunca düşük tuttuklarını söyledi. Her geçen yıl Anzer Balı üretiminin biraz daha düştüğüne dikkat çeken Çatır “Bal sağımı 15 Ağustos’tan sonra başlayacak. Bu nedenle bu yılki üretim miktarı da 15 Ağustos’tan sonra belli olacak. Sağımın ardından balları tahlil için Hacettepe Üniversitesi’ne göndereceğiz ve mühürlü şişelerde balımızı satışa sunacağız” diyerek sahte Anzer Balı’na karşı tüketicileri uyardı. |
22 Haziran 2009 Pazartesi
Ayılar serender de dinlemedi! Rize'nin Hemşin ilçesi Mutlu mahallesinde serender şeklindeki yapının üzerine konan 13 kovan, ayıların saldırısına uğradı. | |
Rize’nin Hemşin ilçesinde Mevlüt Aksu’ya ait 13 arı kovanı ayıların saldırısı sonucu telef oldu. | |
http://www.pazar53.com/ sitesinden 22.06.2009 tarihinde kopya edilerek yayımlanmıştır |
Ayılar serender de dinlemedi! Rize'nin Hemşin ilçesi Mutlu mahallesinde serender şeklindeki yapının üzerine konan 13 kovan, ayıların saldırısına uğradı. | |
Rize’nin Hemşin ilçesinde Mevlüt Aksu’ya ait 13 arı kovanı ayıların saldırısı sonucu telef oldu. | |
http://www.pazar53.com/ sitesinden 22.06.2009 tarihinde kopya edilerek yayımlanmıştır |
8 Mayıs 2009 Cuma
temel emiceden geçen yıl alınanve kara kovana konan koloninin son durumu ve tutan ana memeleri
ikinci sebep ise acele ettım diye düşünmekteyim yumurtalar çatlamamış oladuğundan taşımış olabilirler
doktorum bu benim alman gelin almanyada arıcılık yapan ve kayınçomun kızının kayın pederi tarafından oğlu ile janterle birlikte gönderildi senin bildiğin gibi süslü püslü boyalı felan değil sade bir alman kızı işte
19 Mart 2009 Perşembe
DELİ BAL HEM İLAÇ HEM ZEHİR...
bu iki resimde iki orman gülü bir arada bulunmak talar eflatun olanı ise zehirli olmayıp ve balı meşhurdur. aşağıdaki yazıyı yayınlayan rize fındıklı habere ve açıklamaları içinde değerli hocam
Prof. Dr. Gürayten Özyurt, çok teşekür ederim.fakat yöremiz balı kötü yönde etkilenmekte oysaki eflatun çiçek açan komar balı zehirli olmayıp bir çok hastalığın şifa kaynağıdır aynı zamanda sarı çiçek açan komar bölgemizde nadir yerlerde bulunmakta daha çok sahil şeritlerinde kara denizli olanlar bilir çocukluğumuzda eflatun açan çiçekleri koparıp tam rengin başladığı yerden kırıp emerdik ve ağzımıza tatlı bir sıvı gelirdi .
bu konuyu 1 veya 2 sene önce beyaz kovan .com da yazmıştım 80 lıllardı yöremizin bir bölgesinde bu orman gülünden gözün alabildiğince bir alan la kaplı olan yere bir kaç tane kovan götürdüm maksadım o komar balını elde etmek çift kat götürdüğüm arılarım günden güne eksildiğinin farkına vardım aşağı yukarı evimle bu alan arası 20 km nin üzerinde çok sıkta gidemiyom son gidişimde arılarda hiç yumurta olmadığını vede arıların nerdeyse 10 çıtanın altına düştüğünü gördüm gayri ihtiyari hiçte aklıma gelmediki bu balın zehir olduğu biri değil hepsi günden güne eksilmekte idiler. çocukluktan kalan alışkanlıkya bir kaç tane çiçeği koparıp emdim dünya dönmeye başladı vede kendimi kaybettim zaman ise öğle yemeği saatleri kovanların 50 mt yakınlarında ev vardı çağıdılar beni yemeğe ses seda yok geldiler baktılar ulu orta uzanmışım eve götürdüler beni baygın halde zoraki ayıltılar kolanyalarla biraz kendime gelince ayran içirdiler onlar sendılarki arılar ısırıp komaya sokmuşlar sonrasında yemeği yedik çok zaman geçmeden bütün yediklerimi çıkardım o zaman jeton düştü bu komarın zehirli olduğunu ve o akşam arıları kapadım ve köyüme geri götürdüm ama nafile bütün hepsi söndüler haziran ayı sonunda önerim arıcı dostlarıma bölgemizde bal ve polen kaynaklarının kıt olduğu yıllarda arılar bu çiçeğe rağbet etmekteler o mevsimlerde ancak deli bal olur oysaki karadeniz bölgemizin balı çok ender yörelerde bulunan vede en önemlisi kestanenin ağırlıklı olduğu yöreninkiler kesinlikle donmamakta (kristalize) olmamakta. çayelinden salih arıcı kardeşim özellikle eflatun çiçek açan komardan bal alabilmek için çayelinden karkıp hemşin kantarlıya götürmekte kovanlarını nice zorluklara katlanarak bu balın elde edilebilmesi için bir çok canların bile fede edildiği bilinmekte
Arıların, Karadeniz Bölgesi'nde doğal olarak yetişen ''dağ gülü'' adlı bitkinin nektarından ürettikleri ve tarihte kimyasal silah olarak kullanıldığı bilinen ''deli bal''ın 1 çay kaşığından fazla yenilmesinin zehirlenmeye neden olabildiği bildirildi.
Prof. Dr. Gürayten Özyurt, ''deli bal''ın alternatif tıpta mide, bağırsak, şeker hastalığında ve hipertansiyon tedavisinde kullanıldığını dile getirerek, ''dağ gülü''nün yapısında bulunan, iskelet ve kalp kası hücrelerinde, merkezi sinir sistemini etkileyen ''grayanotoksin'' adlı maddenin, bu çiçekten yapılan balın içinde de olduğunu vurguladı.DİREKT KALBİ ETKİLİYOR
Özyurt, şunları söyledi: ''Grayanotoksinin 'deli bal hastalığı' na neden olmaktadır. 1 çay kaşığından fazla yenilmesi zehirlenmelere neden olur. Zehirlenme, bal yendikten birkaç dakika veya saat sonra ortaya çıkar. Tükürük artışı, kan basıncında ve nabızda belirgin düşüşe neden olur. Grayanotoksin, direkt kalbe etki eden bir zehirdir. Şuur kaybına neden olmaktadır. Kişide, çok şiddetli tansiyon düşmesi olursa, ölüme kadar varabilen sonuçlar doğurur. Yaşlılarda, çocuklarda çok daha tehlikeli olabilir.