31 Ekim 2009 Cumartesi

anzer balı sorunları

ANZER BALINA KEÇİ-KOYUN TEHDİDİ!
Dünyaca ünlü Anzer Balı, Anzer Yaylası’nda sayıları her geçen gün artan keçi ve koyun sürülerinin tehdidi altında bulunuyor.
28 Ekim 2009 Çarşamba 12:43

GÖKTÜRK FIRAT
Dünyanın en şifalı ballarından bir tanesi olarak kabul edilen, Rize’nin İkizdere ilçesine bağlı Anzer Yaylası’nda 3 bin rakımın üstündeki bölgelerde üretilen Anzer Balı’nın üretimi bölgede otlayan keçi ve koyun sürülerinin çiçek florasını tahrip etmesi nedeniyle düşüyor.

Anzer Balı Kooperatifi Başkanı Şükrü Çatır, son yıllarda Anzer Balı üretimindeki düşüşü yaylada artan keçi ve koyun sayısına bağladı. Çatır konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Yaylamızda yaklaşık 250 üretici 3 bin’e yakın kovanda üretim yapmaktadır. Yılda ortalama bin kilogram bal elde ediliyor. Bu ballardan numuneler alınarak tahlil için Hacettepe Üniversitesi’ne gönderiyoruz. Hacettepe Üniversitesi tarafından tahlilden geçip tam not alan balları mühürlü şişelerde satıyoruz. Her geçen yıl tahlilden geçen bal miktarında azalma oluyor. Geçtiğimiz yıl 300 kilogram tahlilli bal üretilmişti. Bu yıl ise 150 kilogram civarında tahlilli bal bekliyoruz” dedi.
Üretimdeki bu düşüşün en büyük nedeninin yaylada artan keçi ve koyun sayısına bağlayan Çakır “Keçi ve koyun sayısı arttıkça bal üretimi azalıyor. Bilindiği gibi yaylamızda 500’e yakın farklı çiçek türü bulunmaktadır. Bunlardan 80 tanesi dünyada sadece Anzer’de bulunuyor. Balımızda özelliğini bu çiçeklerden alıyor. Keçi ve koyunlar otlarken bu çiçekleri tahrip ettikleri, ezilen çiçeklerdeki tozlar ve çiçek özleri kaybolduğu için üretimde düşüş yaşıyoruz. Balımızı kaybetmemek için buna bir çare bulmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

24 Ekim 2009 Cumartesi

geleneksel ürünlerimizden üzüm ve pekmezyapımı

konumuz birazda arıcılık dışına taşsın isterseniz değerli kardeşim nihat yalınkılıç msn den bu linki atarak beni mahllemde 1980 li yıllara götürdü kendine çok teşekkür ederim bu amca çocuklarınıda 1994 yılından beri hiç görmediydim bu vesile ile sanal ortamda olsa bile görmek güzeldi.

PAZAR'DA PEKMEZ GELENEĞİ YAŞATILIYOR
Rize’nin Pazar ilçesinde yörenin kendine has kokusu ve özelliği ile dikkat çeken kara üzümün pekmezi geleneksel yöntemlerle hazırlanıyor.

24 Ekim 2009 Cumartesi
İnsan vücuduna sayısız faydaları olan üzüm pekmezinin her üründe olduğu gibi doğal olanı tercih ediliyor. Üzümü işlemek ve pekmeze dönüştürmek oldukça zahmetli ve yorucu bir iş olarak dikkat çekerken, köylerde geleneksel yöntemlerle pekmez üretiliyor.

Rize'nin Pazar ilçesi, Cumhuriyet Mahallesi'nden Nazmi, Melahat ve İsmet Kadıoğlu kardeşler yıllardır kara üzüm pekmezi yaptıklarını belirterek, bu geleneği devam ettireceklerini ifade ettiler.

Pekmez işinde en zor aşamanın üzüm meyvesinin dalından toplanması olduğunu belirten İsmet Kadıoğlu, üzümlerin ağaçlardan toplanması için onlarca ağaca çıktığını ve topladığı üzümleri "GUDELİ" denen uzun ve altı sivri sepetle aşağıya gönderdiğini, bu işlemin defalarca tekrarlandığını anlattı.


Pekmez yapımı ile ilgili bilgi veren emekli öğretmen Nazmi Kadıoğlu ise “Yöremizde üzüm pekmezi üretimi geleneksel olarak asırlık bir geçmişe sahip. Bir kilogram üzüm pekmezi ortalama 5–6 kilogram üzümden çıkmaktadır. Pekmezlik üzümler çeşitli şekillerde sıkılır ve şırası elde edilir. Bu şıra üzerinde ekşiliği giderme işlemi uygulanır. Bu sürenin sonunda şıra kaynatma kazanına boşaltılır. Kaynatma işlemi açık yayvan kaplarda yapılır ve düşük ısıda koyulaşıncaya kadar kaynatılır. Kaynatma kazanında şıra kaynamaya başlayınca köpük oluşur. Bu köpükler kepçe ile alınır. Kaynama ilerledikçe şıranın üstü kırmızı köpük bağlar, şıra içten içe kızarır göz göz olarak kaynar ve pekmez kokusunu yayar” şeklinde konuştu.


Uzun yıllardır pekmez yapan Kadıoğlu kardeşler, amaçlarının pekmez kaynatma geleneklerini sürdürmek eş dost ve akrabalara doğal pekmez yedirmek olduğunu belirterek doğal pekmez yapmak çok zahmetli bir iş olduğunu söylüyor. Yüzyıllardır üretilen ve kış aylarının vazgeçilmez şifa kaynağının pekmez olduğunu ifade eden Kadıoğlu, “Biz küçükken antibiyotik veya ilaç nedir bilmiyorduk. Öksürdüğümüzde, üşüttüğümüzde bize pekmez yedirirlerdi iyi olurduk. Onun için pekmezin küçük çocuklara da yetişkinlere de çok faydası var. Artık son yıllarda birçok hastalığa da iyi geldiğini araştıranlar söylüyor” diye konuştu.


Artık pekmez kaynatmanın nostaljik bir hal aldığını kaydeden Nazmi Kadıoğlu, “İyi bir pekmez için bahçelerimizde yetiştirdiğimiz üzümlerimizle pekmez yapıyoruz. Bakır tavalar bu işin vazgeçilmezidir. Az da olsa gurbetteki çocuklarımıza gönderiyoruz” şeklinde konuştu.


PEKMEZ’İN FAYDALARI
Pekmez hızla kana karışabilecek nitelikte bir gıda maddesi olduğundan acil enerji ihtiyacı için gerekli bir gıda maddesidir. İki yemek kaşığı 20 gram pekmez insan vücudu için çok değerli olan 2 miligram demir, 80 miligram kalsiyum ve enerji içermektedir. Üzüm pekmezinin özellikleri açısından bala göre daha zengin olduğu tespit edilmiştir. Yapılan bir diğer araştırmaya göre 1 kilogram üzüm ve 200 gram pekmezin kalori açısından bin 150 gram süte, 300 gram ekmeğe, 390 gram ete eşdeğer olduğu belirtilmektedir.


DOKTORLARIN TAVSİYESİ PEKMEZ
Kara Üzüm Pekmezi İlaç Gibi
Doç. Dr. Elmacıoğlu bal ve reçel yerine kara üzüm pekmezini öneriyor.
Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Beslenme Uzmanı Doç. Dr. Funda Elmacıoğlu, çocuklara bal ve reçel yerine kara üzüm pekmezi yedirilmesini önerdi.


Doç. Dr. Elmacıoğlu, bal ve reçelin besleyici özelliği bulunmadığını belirterek, bal ve reçelin sadece iyi bir enerji kaynağı olduğunu söyledi.
Balın halk arasında "her derde deva" ve çok besleyici bir besin olarak bilindiğini ifade eden Doç. Dr. Elmacıoğlu, şunları söyledi: "Besleyici değeri olmamasına rağmen bal, oldukça yüksek fiyattan satılıyor. Hâlbuki bal ve reçel yerine besleyici özelliği olan pekmez tercih edilmelidir. Bal ve reçel adeta bir karbonhidrat deposudur. Bunların yerine, çocuklarımıza besleyici özelliği olan kara üzüm pekmezi yedirilmelidir. Pekmez çok daha faydalıdır, çünkü demir ve kalsiyum içerir."


"Bal Hızlı Enerji Verir"
Doç. Dr. Elmacıoğlu, bal ve reçelin çok kolay sindirildiğini ve kolay kana geçtiğini, bu nedenle de acil enerji ihtiyacını karşılamakta kullanılabileceğini söyledi.


Balın iştahlı, şişman ve şeker hastaları için uygun bir besin olmadığını belirten Doç. Dr. Elmacıoğlu, "Bal, aniden kana geçerek kan şekerinin yükselmesine, sonra da düşmesine neden olur. Bu nedenle kan şekeri ani düşenlerin baldan sakınmaları gerekir" dedi.


Özellikle şifalı olduğuna inanıldığı için balın oldukça pahallı satıldığını belirten Elmacıoğlu, "Oysa daha ekonomik olarak çok daha besleyici özelliği olan kara üzüm pekmezi alınabilir" diye konuştu.


12 Ekim 2009 Pazartesi

PAZAR'DA ARICILARIN KENE KORKUSU
Pazar'da ana arı üretim çiftliğinde yakalanan 6 ayaklı kene, paniğe neden oldu. Keneyi sağlık kurumuna götürmek isteyen arıcı ise muhatap bulamadı!
12 Ekim 2009 Pazartesi 20:55


Rize’nin Pazar ilçesinde yaklaşık 200 peteğin bulunduğu ana arı üretim çiftliğinde kene paniği yaşanıyor. Çiftlikte çalışma yaptığı sırada en tehlikeli cins olarak tanımlanan 6 ayaklı KENE ile karşılaşan teknisyen Sami Yaşar, büyük panik yaşadığını belirterek, “Maskemin üzerinde dolaşan keneyi yakalayıp kutuya koydum. Endişelerimi gidermek ve kenenin zehirli bir tür olup olmadığını öğrenmek için müracaat ettiğim kurumlarda ise konu hakkında yardımcı olacak birim bulamadım. Tüm arıcılar olarak endişeliyiz. Bu kene zehirliyse çiftliğe bir daha ayak basamam.” dedi.
24275
ÇİFTLİKTE ÇALIŞIRKEN ÜZERİNDE KENE BULDU
Pazar Ana Arı Üretim Çiftliği teknisyeni Sami Yaşar, peteklerin olduğu bölgede çalışmasını tamamlayıp maskesini çıkardığında 6 ayaklı keneyle karşılaştığını belirterek, “Keneyi alıp ana arıları sakladığımız kutuya koydum. Akşam evde saklayıp bu kenenin zehirli olup olmadığını öğrenmek için internette inceleme yaptım. Burada, en tehlikeli ve zehirli kene cinsinin 6 ayaklılar olduğu belirtiliyordu. İnternetteki resmine baktığım zaman benim yakaladığım keneyle aynı cins olduğunu gördüm. Bizim bölgede bu tür kenelere hiç rastlanmıyor. Buraya nasıl geldiğini bilmiyorum. Bir tane midir yoksa çok sayıda var mıdır? Bu da bizi daha çok endişelendiriyor. Eğer kene zehirli çıkarsa bu tesise bir daha ayak basmam.” dedi.
24276
KENEYLE İLGİLENECEK MERCİ BULAMADI!
Teknisyen Sami Yaşar, evde bir akşam sakladığı kenenin zehirli olup olmadığını öğrenmek için ertesi gün yetkili bir merci aradığını da kaydederek, “Sabahleyin Pazar Devlet Hastanesi’ne telefon edip bilgi almak istedim. Hastane, bu konuyla kendilerinin ilgilenmediğini, veterinerin bakması gerektiğini söylediler. Veterineri aradım. Onlar da, ‘bu konu hastaneyle ilgili, sağlıkla ilgili olduğu için biz bakmıyoruz’ cevabını verdi. Bunu kim araştıracak, kim bakacak? Benim burada güvenle çalışabilmem için ne yapmam lazım? Ben artık korkudan buraya giremem. En azından bunun zehirli olup olmadığını anlamalıyım. Herkesin de bu konuda bilgilenmesi gerekiyor. Burası yasal olarak hizmet veren ana arı üretim çiftliğidir. Cumartesi ve Pazar günleri sürekli burada çalışıyorum. Yaz aylarında gün boyu çalıştığımız bir alan burası. Tedirginlik duyuyorum. Bu kenenin zehirli olup olmadığını anlayacak teknik var ülkede.” diye konuştu.
24277
YA ZEHİRLİ ÇIKARSA!
Kenenin zehirli çıkması halinde nasıl bir çare bulunacağını kestiremediğini de ifade eden Yaşar, “Artık buranın ilaçlanması mı gerekiyor, nasıl bir tedbir alınacak bilemiyorum. Burada arılarım da var. Acaba onlar ilaçlama yapılırsa etkilenir mi? Benim amacım tedirginliğimizin bir şekilde giderilmesi içindir. Bu çiftlikte bir kene bulduk ama hala zehirli mi değil mi onu bile tespit ettiremedik. Avrupa’da olsa karantina uygulanır; bizde ilgilenecek merci arayıp bulamıyoruz. Bu konuyla hangi kurum ilgilenecekse üretici olarak çare olmasını bekliyoruz” dedi.